6 Mayıs 2011 Cuma

Hıdırellez Günü

  Türkiye'de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi) tarihinde kutlanır.

  Hıdırellez ya da Hıdrellez Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır. Hıdırellez günü, Gregoryen takvimi (Miladi takvimi)ne göre 6 Mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Jülyen takvimine göre 23 Nisan günü olmaktadır. 6 Mayıs’tan başlayıp 4 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 5 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 5 Mayıs günü gecesi kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelmektedir.

  Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdaleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler. Bazı kimseler de ateş yakıp, dilek dilerler. Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar.

Ne Derler?

Çok hızlı yaşarsın, yavaş git derler.
Yavaş yaşarsın, ölü gibisin derler.
Orta halli yaşarsın, monotonsun derler.
Gülersin, ne gülüyor bu deli gibi derler.
Ağlarsın, bunalım derler.
...Susar dinlersin,dilini mi yuttun derler.
Konuşursun, bi sus artık derler.
Çalışırsın, amele derler.
Yatarsın, beleşçi derler.
Kısacası derler de derler...
İnsanı candan ederler sonra anlarsınki gelmiyor artık geriye geçen günler.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Kara Haber

                                                                              

  Kara haber tez duyuluyor gerçekten. Defne Joy Foster ölmüş. Hiçbir şey almamış yanına giderken. Eşini, üç yaşındaki oğlunu bırakıp gitmiş. Küçücük bir çocuğa annesini bir daha göremeyeceğini anlatmak ne kadar zor. Allah kimseye göstermesin.
  Bu kadar genç ve cıvıl cıvıl bir insana hiç yakıştıramıyoruz ölümü. Allah rahmet eylesin, geride kalanlara sabır versin.

23 Ocak 2011 Pazar

Zihin Okumak

                                                                                
 O günlerde kocası pek fazla konuşmuyordu ve kadın kendi kendine düşünmeye başladı. ''Başka birisi mi var yoksa'' , ''Benden mi sıkıldı acaba''...
  Zihin okumayı seviyoruz. Özellikle de biz kadınlar. Eşimiz, erkek arkadaşımız ya da herhangi bir arkadaşımız, beklediğimiz gibi davranmadığında olumsuz düşünceler geliştirmeye başlıyoruz. Sonra bunlara inanıp ya tartışma başlatıyoruz ya da ona karşı mesafeli davranıyoruz.
  Ancak flört ya da balayı dönemindeyse pozitif düşünüyoruz. Yaptığının mantıklı bir nedeni olduğunu ya da bizim iyiliğimiz için yaptığını düşünüyoruz.
  Oysa karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini hiçbir zaman bilemeyiz. Onun için tahminde bulunmak yerine açık açık sormak en doğrusu. ''Gergin görünüyorsun, ne olduğunu konuşmak ister misin?'' gibi bir soru sorabiliriz. Tabi ''hayır'' cevabı alırsak bunu da kabul etmek gerekir. O an için konuşmak istemiyor olabilir. Buna saygı göstermeliyiz.
  Kısacası, olay bizim kafamızdaki senaryolardan çok farklı bir şey olabilir. Zihin okumaktan vazgeçip karşımızdakini dinlemeyi seçersek boş yere bir tartışma içine girmeyiz ve ilişkimize zarar vermeyiz.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Sizin Aileniz Hangisi?

  Bazı ailelerde sesler ya çok kısık ya da çok yüksektir. Çünkü konuşmalar dinlemek ya da dinlenmek için yapılmaz.
  Bazı ailelerde ise ses tonu herkese yetecek kadardır. Sessizlik varsa bu fırtına öncesi sessizlik anlamına gelmez. Evin bir ihtiyacı ile ortaya çıkmıştır. İnsanlar isteklerini söylemekten çekinmez, yardım edebilecekler de yardımlarını esirgemez.
                                                                                   
  Bazı ailelerde canlılık, içtenlik, dürüstlük ve sevgi hemen farkedilir. Bedenler rahat, yüzler gevşektir. Böyle ailelerde insanlar birbirlerini dinlerler, birbirlerinin ihtiyaçlarına duyarlıdırlar. Kendi ihtiyaçlarını da rahatlıkla karşılarlar. Risk almaktan korkulmaz. Çünkü hata öğrenme anlamına gelir ve bu da büyümenin işaretidir.
  Bazı ailelerde ise kaşlar çatık, suratlar asıktır. Ortamdaki gerginlik hemen farkedilir. Aile bireyleri birbirleriyle mümkün olduğunca iletişim kurmamaya çalışırlar.
  Sizin aileniz hangisi?

10 Ocak 2011 Pazartesi

Bir Gün Ormanda...

  Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelip okul açmaya karar verdiler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılan balığı yönetim kurulunu oluşturdu. Tavşan, müfredatta ''koşma''nın bulunmasını istedi... Kuş, ''uçma''nın, balık ''yüzme''nin, sincap ağaca ''tırmanma''nın zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyledi. Bütün bunları bir araya getirip, bir müfredat programı hazırladılar ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler.
  Tavşan koşu dersinden A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve eskisi gibi koşamadı.Artık koşuda A değil, C alıyordu. Tabi ağaca tırmanmada da her zaman zayıf nota talim ediyordu.
  Kuş, uçmada çok başarılıydı ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra toprak kazma notu hala F olmasına rağmen, uçma notu C'ye düşmüştü. O da ağaca tırmanmada çok zorlanıyordu.
  Sonuçta sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, geri zekalı yılan balığı oldu. Ancak eğitimciler çok mutluydu, çünkü herkes bütün dersleri görüyordu. Buna '' geniş tabanlı eğitim sistemi '' dediler.
  ( OSHO'nun '' Sezgi'' adlı kitabından )

6 Ocak 2011 Perşembe

Cici Köpeğim

  Bunu daha önce bir blogda görmüştüm. Orada katlama tekniğiyle yapılmıştı. Ben yapımını hatırlamadığım için kulaklarını sonradan yapıştırdım. Bir de yüz çizdim. Oğlum da '' hav hav hav, benim cici köpeğim... '' şarkısı eşliğinde kulaklarını boyadı. Yani bugün ''hav hav hav'' sesleriyle inledi evimiz.                                                                                 

5 Ocak 2011 Çarşamba

Horoz Maskesi

                                                                              
  Bu sabah oğlumun canı çok sıkıldı. Benim de aklıma daha önce bir blogda gördüğüm bu horoz maskesi geldi. Hemen turuncu bir kağıdın üzerine oğlumun iki elini çizdik. Beyaz bir kağıda da daire çizdik ve horozun ibiklerini bu dairenin üzerine yapıştırdık. E bir de göz ve gaga ekleyince horozumuz hazır oldu.
  Oğluma da bu horozu seslendirmek kaldı. Hakkını yemeyeyim o da bu görevi layıkıyla yerine getirdi. Bütün sabah ü-ürü üüü sesleriyle evimizi inletti..

                                                                             
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...